
Luo Lingyu, bir zamanlar yüksek soylu bir aileye mensupken, ailesinin iflas etmesiyle birlikte sosyal statüsü hızla düşer.
Güvendiği her şey yıkılmıştır ve en yakın destekçisi olan kız kardeşiyle birlikte hayatta kalabilmek için güvenli bir liman arayışına girerler.
Jianye’ye ulaşmaya çalışırken, yolda karşılaştıkları çaresiz bir adamı kurtarır.
Ancak, o dönemde toplumun ağır sosyal normlarına ve kadınların yerini belirleyen katı kurallara uygun hareket etmek zorunda kaldığından, bu adamı daha sonra ona zarar vermemesi için denize atmak zorunda kalır.
Bu olay, onun içinde bulunduğu derin bir vicdan azabına yol açar.
Fakat bilmediği bir şey vardır: Denize ittiği bu adam, aslında Lu ailesinin üçüncü genç efendisidir—zengin, güçlü ve saygıdeğer bir ailenin varisi.
Luo Lingyu, kendisini savunmak ve geçirdiği zor günlerin ardından bir şans elde edebilmek için bu adamın ilgisini kazanmayı umarak ona yaklaşır.
Ama her seferinde başarısız olur ve ona sürekli engeller çıkar.
Her hamlesi bir şekilde dikkatle izlenir ve her adımında karşısına çıkan engeller, onu daha da zor durumda bırakır.
Ancak, Luo Lingyu başka birine yöneldiğinde, adam buna göz yummaz ve onu bırakmak istemez.
Bu tutkulu, garip ilişki, zamanla daha karmaşık hale gelir ve bir tarafın sürekli olarak çekimser kalması, diğerinin ise her zaman ona yaklaşmaya çalışması, olayları çetrefilleştirir.