Seok-cheol, üç kuşaktır yeraltı dünyasında adı bilinen bir gangster ailesinin en büyük oğludur. Babasının ve büyükbabasının izinden gitmek zorunda kalsa da, kalbinin derinliklerinde daha farklı bir hayat özlemi taşır. O, hem ailesinin adını hem de kendi değerlerini korumaya çalışan “iyi bir adam” olma savaşı verir.
Günlük hayatında kan ve şiddetle yüzleşirken, Seok-cheol’un içinde derin bir çatışma büyür: bir yandan ailesine sadakat, diğer yandan normal bir hayat ve gerçek bir aşk özlemi.
Ailesinin karanlık mirasını omuzlarında taşıyan Seok-cheol, hem suç dünyasındaki tehditlerle hem de içsel çöküşle mücadele eder. Bu süreçte çocukluk aşkı Ji-eun yeniden hayatına girer. Ji-eun, Seok-cheol’un geçmişinden ve kimliğinden habersiz, idealist bir sosyal hizmet görevlisidir. Seok-cheol, ona yaklaşmak ister ama geçmişi her adımda karşısına çıkar.
Ancak işler daha da karmaşıklaşır; küçük kardeşi yasa dışı işlere bulaşır, babası bir suikast planının hedefi olur, ve ailesinin içindeki ihanetler gün yüzüne çıkar. Seok-cheol hem ailesini korumak, hem kendi içindeki iyiliği yitirmemek, hem de aşkını kaybetmemek için zorlu bir yola girer.
Ailesi acımasızca katledilen Li Jianwei, hayatta kalmak için kimliğini gizler. Ancak sıradan bir kaçış planı değil bu... O artık görkemli başkentteki seçkin bir pavyonda çalışan zarif bir konsolosa (erkek kılığına girmiş kadın değil, tam tersi: kadın kılığına girmiş bir adam) dönüşür. Güzelliği, zarafeti ve zekâsıyla kısa sürede dikkat çeker; ama onun asıl hedefi bellidir: Ailesinin ölüm emrini veren yüksek rütbeli bir devlet adamı.
Li Jianwei, intikam için sabırla beklerken, hedefinin en mahrem sırlarına adım adım yaklaşır. Ancak zamanla her şey karmaşık bir hâl alır. Çünkü intikamına en çok yaklaştığı anda, ona güvenen masum insanları da kandırmakta olduğunu fark eder. Özellikle, düşmanının kızı olan saf ve idealist genç bir kadının kalbini kazandığında, intikam ile vicdan arasında sıkışır.
Li Jianwei'nin kadın kimliği ardında yürüttüğü bu çift yaşam, entrikalar, ihanetler ve duygusal çatışmalarla örülüdür. Kimi zaman aşk, kimi zaman acı geçmişi onu sarsar. Fakat her defasında tek bir soru yankılanır zihninde: “İntikam mı daha ağır, yoksa hakikat mi?”
İyi zevk, bizi güzel bir hayata götürebilir... ama her güzel şeyin bir bedeli vardır.
Lüks markalar, tasarım kıyafetler, estetik mekânlar ve sosyal medyada parlayan hayatlar... Hepsi dışarıdan mükemmel görünür. Ancak bu parıltılı dünyanın arkasında, gerçekliği sorgulayan gençlerin çalkantılı hikâyesi gizlidir.
Bu hikâye, prestijli bir özel okulda okuyan bir grup yeni nesil gencin hikâyesini anlatıyor. Kimi ailesinin servetiyle övünürken, kimi o dünyaya ayak uydurmak için yalanlara başvurur. Kimileri "iyi zevk"i kimlik haline getirirken, bazıları bunun sadece bir gösteriş olduğuna inanır.
Aralarında rekabet, aşk, ihanet ve kimlik arayışıyla örülü bu karmaşık ilişkiler ağı, onları giderek daha da yalnızlaştırır. Çünkü zevkli yaşamak için para gerekir. Ve para her zaman masum yollarla gelmez.
İçlerinden biri, sahte hayatlar içinde kaybolmamak için gerçekliği sorgulamaya başlar. Sosyal medyada kusursuz görünen o hayatların ardındaki kırılganlıkları, aile baskılarını ve kimlik krizlerini keşfeder.
Oh Seol-Rem (Kal So-Won), lisenin en başarılı öğrencilerindendi. Zeki, çalışkan ve herkesin gıpta ettiği biriydi. Ancak lise son yılında, bir online oyuna bağımlı hale geldi. Günlerini ve gecelerini o sanal dünyada geçirmeye başladı. Bu tutku, üniversite sınavlarına hazırlığını sekteye uğrattı ve sonunda hayalini kurduğu üniversiteye giremedi.
Sanal dünyada tanıştığı bir karakter, Tarakexcali, onun için sadece bir oyun arkadaşı değil, aynı zamanda bir sırdaşa ve zamanla bir aşka dönüştü. Seol-Rem, bu kişinin gerçek adını, yüzünü, yaşını bilmemesine rağmen ona derin bir sevgi beslemeye başladı. Tek bildiği şey, Tarakexcali’nin Ganghan Üniversitesi’nde öğrenci olduğuydu. Aralarındaki bağ öyle güçlendi ki, evlilik sözü bile verdiler. Ancak bir gün Tarakexcali aniden oyundan kayboldu, mesajlarına yanıt vermedi ve Seol-Rem için iz bırakmadan yok oldu.
Bu hayal kırıklığı, Seol-Rem’i silkinip gerçek hayata dönmeye zorladı. Bilgisayarını kapattı, oyunu sildi ve üniversiteye hazırlanmak için gece gündüz çalışmaya başladı. Ve sonunda başardı Tarakexcali'nin gittiği Ganghan Üniversitesi'ni kazandı.
Üniversitenin ilk gününden itibaren, Seol-Rem’in tek bir amacı vardı: Tarakexcali’yi bulmak. Kampüsün dört bir yanını gözden geçirdi, onunla oyun sırasında yaptığı sohbetleri hatırlamaya çalıştı. Karşısına çıkan her yabancı, belki de Tarakexcali olabilirdi...
Ama oyunlardaki avatarlar gibi, gerçek dünyada da herkesin bir maskesi vardır. Seol-Rem bu yolculukta sadece gizemli aşkını değil, kendini, hayal kırıklıklarını ve büyümenin ne demek olduğunu da keşfedecektir.
Aiko, Tokyo’da yaşayan başarılı ancak işkolik bir boşanma avukatıdır. İnsan ilişkilerine karşı soğuk ve mesafeli biri olmuş, mesleği gereği aşka olan inancını yitirmiştir. Tek gerçek dostu, sadık köpeği Momo’dur.
Bir gün, Momo bir parkta başka bir köpek tarafından rahatsız edilince, Aiko sinirle müdahale eder. Ancak bu olay onu Kai ile tanıştırır. Kai, sempatik ve sıcak kalpli bir veterinerdir. Aiko’nun aksine, hayata daha pozitif bakan biridir ve kendi köpeği Kuma ile birlikte insanlara ve hayvanlara yardım etmeye adanmış bir yaşam sürmektedir. İlk başta zıt karakterleri yüzünden sık sık tartışsalar da, köpekleri aracılığıyla aralarında yavaş yavaş bir bağ oluşmaya başlar.
Tam bu sırada, Güney Koreli zengin bir holdingin varisi olan Seo-ha, Japonya’ya gelir. Gizemli ve karizmatik bu genç adamın gelişi, Kai’nin hayatını altüst eder. Çünkü Seo-ha, Kai’yi geçmişten tanımakta ve onunla özel bir işi vardır. Seo-ha’nın gelişi, Aiko ile Kai’nin yakınlaşmasını tehdit ederken, üç karakterin hayatı iç içe geçmeye başlar.
Aiko, Kai ve Seo-ha; aşk, güven, geçmiş yaralar ve ikinci şanslar üzerine bir yolculuğa çıkarlar. Her biri kendi iç dünyasıyla yüzleşirken, köpekleri onların en büyük destekçisi ve bağ kurdukları ortak bir dil hâline gelir.
Eleştirmenlerce beğenilen 2017 yapımı Tayland filmi Bad Geniusin merakla beklenen Filipinler uyarlaması geliştirme aşamasında. Film, akademik rekabetin ve sosyal eşitsizliğin gölgesinde geçiyor. Hikâye, üstün zekâlı ancak maddi imkânları kısıtlı bir öğrencinin, zengin sınıf arkadaşlarına sınavlarda kopya sağlamasıyla başlayan bir dolandırıcılık şemasını konu alıyor. üstelik belirli bir ücret karşılığında.
Operasyon, üniversite giriş sınavlarını kapsayan uluslararası bir kopya çetesine dönüşürken riskler de artıyor. Sınıfsal ayrım, hırs ve ahlaki ikilemler gibi temalarla öne çıkan bu hikâye; Filipinli öğrencilerin sınav baskısıyla dolu gerçeklerini, kültürel farklılıkları da katarak ele alacak.
Orijinal filmin yüksek tempolu ve gerilim dolu anlatısını koruyarak, bu versiyon Filipin toplumuna özgü sosyal dinamiklerle harmanlanmış, zeki, şık ve duygusal açıdan etkileyici bir yeniden yapım olmayı hedefliyor.
Küçük bir kasabadan gelen içine kapanık üniversite öğrencisi Emir, büyük şehirdeki yaşamına alışmaya çalışırken, kalabalıklar arasında kim olduğunu bulmakta zorlanır. Modaya ilgisi vardır ama bu ilgisini kimseyle paylaşmaz; çünkü geçmişte yargılanmaktan korkmuştur.
Bir gün tesadüfen tanıştığı güzellik okulu öğrencisi Deniz, her anlamda hayatını değiştirecektir. Renkli kıyafetleri, özgüvenli tavırları ve toplumsal normları yıkan duruşuyla dikkat çeken Deniz, aynı zamanda cross-dressing (cinsiyet normlarına uymayan şekilde giyinen) biridir. Hayatını kendi kurallarıyla yaşayan Deniz, moda tutkusu kadar cesaretiyle de Emir’i etkiler.
İkili, şehrin sokaklarında, vintage dükkânlarında, defilelerde ve bazen kendi iç dünyalarında bir yolculuğa çıkar. Bu yolculuk sadece stil değil, öz-benliği keşfetme, toplumun dayattığı kalıpları kırma ve nihayetinde aşka cesaret etme yolculuğudur.
Ancak şehir büyüleyici olduğu kadar acımasızdır da. Aile baskıları, toplumun önyargıları ve kendi iç korkuları, bu ikiliyi sürekli test edecektir. Moda aracılığıyla birbirlerine hem ilham hem de güven bulurlar. Ve zamanla, birlikte bir stil yaratmanın ötesinde bir hayat tarzı ve bir aşk hikayesi yazmaya başlarlar.
Güney Kore’nin Shinan kıyılarında, söylentilere göre denizin derinliklerinde yüzyıllar öncesine ait paha biçilemez tarihi eserler saklıdır. Ancak bu sıradan bir arkeolojik keşif değildir. Bu, kan ve para uğruna dönecek bir hikâyedir.
Farklı geçmişlerden gelen ve ahlaki sınırları çoktan aşmış bir grup insan, yalnızca kendi çıkarları doğrultusunda bir araya gelir. Kimisi borç batağındadır, kimisi eski bir suçludur, kimisi bilimsel ün peşindedir; ama hepsinin ortak noktası açgözlülük ve mantıkla kamufle edilmiş bencil amaçlardır.
Kaptan Tae-suk, yıllar önce kardeşini aynı sularda kaybetmiş, sert mizaçlı bir denizcidir. Onunla birlikte, geçmişte kaçak kazılarda adı geçen dalgıç Mi-jin, servet peşinde koşan tarih profesörü Ji-won ve karanlık bağlantıları olan finansör Hwang, denizin altındaki sırları ortaya çıkarmak için tek bir teknede toplanırlar.
Ancak suyun altı sessiz değildir.
Geçmişin günahları, su yüzüne çıkmak için sabırsızdır.
İttifaklar kırılır, sırlar açığa çıkar ve herkesin "kendi mantığıyla" başladığı bu yolculuk, ya ölümle ya da delilikle sona erecektir.
Natsumi, sakin ve kendi halinde bir kadındır. Aşk konusunda utangaç ve içine kapanıktır, duygularını ifade etmekte zorlanır. Bir gün bir içki partisinde Haruto adında biriyle tanışır. Gece ilerledikçe Haruto sarhoş olur ve farkında olmadan başını Natsumi’nin omzuna koyarak uyuyakalır. Natsumi şaşkın ama bu masum yakınlıktan etkilenmiştir.
Ancak asıl tuhaflık bundan sonra başlar. O geceden sonra, Haruto her çarşamba akşamı saat 10:00’da Natsumi’nin evine gelir tek amacı onun omzunda uyumaktır. Natsumi, bu garip rutine önce anlam veremez, ama bir şekilde “çizgiyi aşmadan” gelişen bu samimiyet hoşuna gitmeye başlar.
Yine de Natsumi'nin içinde bir çelişki vardır. Kalbinde yavaş yavaş Haruto’ya karşı bir şeyler hissetse de, "Ne düşündüğümü anlayamayan erkeklerden hoşlanmam!" kuralını kendine sıkı sıkıya hatırlatır. Haruto ise duygularını açıkça ifade etmeyen, zaman zaman dalgın ama içten biridir. Aralarındaki ilişki, romantik ama bir o kadar da beceriksizce ilerler.
Lin Qile ve Jiang Qiaoxi, çocukluk yıllarında birbirine çok yakın olan iki arkadaştır. Ancak zamanla yaşanan bir yanlış anlaşılma, aralarındaki bağın kopmasına neden olur. Yıllar sonra, kader onları yeniden bir araya getirir üstelik bu kez aynı lisede, aynı sınıfta.
İlk başta aralarındaki mesafe ve geçmişin gölgesi soğuk rüzgârlar estirse de, okul yaşamının zorlukları, sınav stresleri, kulüp etkinlikleri ve ortak arkadaş çevresi, ikiliyi yavaş yavaş yeniden yakınlaştırır. Paylaşılan anılar, karşılaşılan zorluklar ve gençliğe özgü duygusal dalgalanmalar arasında, hem eski yaralar iyileşir hem de yepyeni bir bağ filizlenir.
Jiang Qiaoxi, içe dönük ama derin düşünen bir tipken, Lin Qile hayat dolu ve insanlara kolayca ısınan biridir. Bu zıtlıkları onları zaman zaman çatışmalara sürüklese de, aslında birbirlerinin eksik yanlarını tamamlarlar.
Sadece ikili değil, sınıf arkadaşları da kendi içsel yolculuklarını sürdürür. Kimisi ailesiyle, kimisi gelecek kaygısıyla, kimisi de ilk aşkın heyecanıyla baş etmeye çalışırken, gençliğin karmaşık ama umut dolu renkleri hikâyeye hayat verir.