Hua’ao şehri, her zaman disiplinli ve güvenli yapısıyla övünürken, bir anda sarsıcı cinayetler zinciriyle kaosa sürüklenir. Kurbanlar arasında hiçbir bağlantı yoktur; olay yerinde tek bir iz bile bırakılmaz. Ne görgü tanığı vardır, ne de güvenlik kameraları bir ipucu yakalayabilir. Polis teşkilatı, bu kusursuz cinayetler karşısında çaresizdir.
Sahneye, kusursuz çözüm oranıyla ün yapmış usta bir dedektif çıkar. Yıllardır açtığı her davayı başarıyla sonuçlandırmış, “yanılmaz” sıfatını kazanmıştır. Ancak bu kez karşısındaki düşman, zekâsını ve yöntemlerini onun kadar ustaca kullanmaktadır.
Araştırmalar ilerledikçe dedektif, şehrin karanlık yüzüyle karşılaşır:
Yeraltı ağları, siyasi entrikalar ve eski defterler yeniden açılır.
Cinayetlerin, yıllar önce çözülememiş bir dava ile bağlantılı olabileceği ortaya çıkar.
Katil, adeta dedektifle oyun oynar, onu sürekli yanlış yönlendirir.
Giderek artan baskı, dedektifi kendi zihinsel sınırlarıyla yüzleşmeye zorlar. Katilin attığı her adımda, “avlayan” ile “av” arasındaki çizgi giderek silikleşir. Artık sadece cinayetleri çözmek değil, hayatta kalmak da bir mesele hâline gelir.
Bir gün, süpermarketin hemen yanındaki apartman dairesinde bir ceset bulunur. Olay başta sıradan bir cinayet gibi görünse de, genç market çalışanı Dae-sung için işin içinde garip bir şeyler vardır. Polis araştırması yavaş ilerlerken, Dae-sung’un merakı ağır basar. Ona, her şeye burnunu sokmayı seven annesi ve meraklı sevgilisi Ah-hee de katılır.
Üçlü, katilin izini sürmek için marketin kayıtlarına ve müşterilerin fişlerine göz atmaya karar verir. İlk bakışta sıradan alışveriş listeleri gibi duran bu fişler, aslında cinayetin ardındaki gizemi çözebilecek küçük ipuçları taşımaktadır: alışılmadık saatlerde alınan ürünler, birbirine bağlanan alışveriş alışkanlıkları ve kimliği saklanan müşteriler…
Her fiş, onları farklı bir şüpheliye yönlendirirken, aynı zamanda aile bağlarını ve ilişkilerini de sınar. Dae-sung, annesinin kontrolcü tavırlarıyla; Ah-hee ise, Dae-sung’a olan güveniyle yüzleşmek zorunda kalır. Cinayetin ardındaki gerçek, düşündüklerinden çok daha yakındır ve sıradan bir market fişi, herkesi sarsacak karanlık bir sırrı açığa çıkaracaktır.
Kore Yarımadası, barışın eşiğinde olduğu kadar kaosun da kıyısındadır.
Ülkenin kaderini değiştirecek bir saldırı, yıllar boyunca inşa edilen dengeyi yerle bir etmek üzeredir.
Seo Munju —uluslararası alanda saygı gören, keskin zekâsı ve stratejik becerileriyle tanınan bir diplomat, aynı zamanda eski ABD Büyükelçisi.
Sanho —kimsenin gerçek yüzünü bilmediği, sırlarla çevrili bir uluslararası özel ajan.
Farklı geçmişlerden gelen bu iki güçlü karakter, zamanla birbirlerine güvenmeyi öğrenerek, saldırının ardındaki komplonun merkezine inmeye çalışır. Ancak bulacakları gerçek, yalnızca ulusal güvenliği değil, aynı zamanda kendi hayatlarını da tehdit edecektir.
Cha Su-yeol, başarılı bir polis memurudur. Fakat hayatı boyunca taşıdığı en büyük yük, annesidir: kanlı geçmişiyle tüm ülkeyi dehşete düşürmüş olan, ünlü seri katil “Mantis”. Su-yeol, annesini reddederek, ondan uzak durarak ve adaletin yanında durarak kendine bambaşka bir yol çizmiştir.
Ama bir gün, şehirde yeni bir katil ortaya çıkar. Kurbanlarını seçme yöntemi ve işlediği cinayetler, tüyler ürpertici şekilde Mantis’in suçlarını taklit etmektedir. Polis teşkilatı çaresiz kalırken, Su-yeol kendini imkânsız bir seçimle yüz yüze bulur:
Kendisinin en çok nefret ettiği kişiye, yani annesine dönmek.
Adalet uğruna annesiyle işbirliği yapmak, Su-yeol’un hem mesleğini hem de vicdanını sarsacaktır. Fakat kopya katili durdurmanın tek yolu, “orijinal canavarın” aklına başvurmaktır.
“Katil annene güvenebilir misin? Yoksa seni de kurban mı seçecek?”
Küçük bir kasaba… Birbiriyle sıkı bağlarla bağlı dostlar, aileler… Ve geçmişin gölgesinden gelen on iki gizemli mektup. 35 yıl boyunca saklı kalan bu mektuplar, yalnızca kaybolmuş bir aşkın değil, tüm kasabanın kaderini değiştirecektir.
Tang Yixuan için hayat, sevdiği kadının ansızın ortadan kaybolmasıyla altüst olur. Onun yokluğunu kabullenemeyen Yixuan, çok geçmeden başka bir zamandan gelen şifreli mesajlarla karşılaşır. Bu mesajlar, yalnızca sevdiği kadının akıbetini değil, zamanın ötesinde saklı kalan sırları da fısıldamaktadır.
Gerçeği ortaya çıkarmaya kararlı Yixuan, iki farklı zaman çizgisinde ilerleyen karmaşık bir bilmecenin içine sürüklenir. On iki mektup, kayboluşun ardındaki gerçeği çözebilecek tek ipucudur. Ama her cevap, yeni soruları da beraberinde getirecektir…
Jiang Zhen, özel kuvvetlerde geçirdiği yılların ardından sessiz bir hayata çekilmiş, geçmişiyle yüzleşmeye çalışmaktadır. Ancak kız kardeşinin sürücüsüz bir araçla gerçekleşen gizemli kazada ölmesi, onu tekrar sahaya dönmeye zorlar. Resmî makamlar olayı “talihsiz bir teknik arıza” olarak kapatmak istese de, Jiang Zhen bunun sıradan bir kaza olmadığına emindir.
Gerçeği öğrenmek için kimliğini gizleyerek bir teknoloji devinin içine sızar. Bu şirkette, sürücüsüz araç sistemlerinin geliştirildiği laboratuvarlar ve veri merkezleri, Jiang'ın dikkatini çeken ilk noktalardır. Ancak burada karşısına beklenmedik biri çıkar: Bai Fan. Yıllar önce birlikte görev yaptığı, ancak bir çatışma sonucu yollarını ayırdığı eski partneri.
Birbirlerine olan güvensizliklerine rağmen, her ikisi de aynı gerçeğin peşindedir. Zorunlu iş birliği, zamanla geçmişin hesaplaşmasına, kırgınlıkların yüzeye çıkmasına ve yeniden tanımlanan bir bağa dönüşür. Araştırmaları derinleştikçe, şirketin sadece kâr amacı gütmediği, aynı zamanda etik dışı deneyler yaptığı ve ölümcül sonuçlara yol açan bir yazılım geliştirdiği ortaya çıkar.
Jiang Zhen ve Bai Fan, hem şirketin adamlarından hem de geçmişlerindeki hayaletlerden kaçarak gerçeği açığa çıkarmak zorundadır. Ancak bu görev, sadece gerçeği ortaya çıkarmakla kalmayacak, aynı zamanda hayatlarını tamamen değiştirecek bir bedel de getirecektir.
Li Xiulan, küçük kızı Li Yan ile birlikte sakin ve sıradan bir hayat sürdüğü sahil kasabasında tanınan, sevilen bir kadındır. Ancak bir sabah, kasabayı sarsan bir cinayet haberiyle her şey değişir. Kısa bir süre sonra işlenen ikinci cinayet, olayın tesadüf olmadığını ortaya koyar.
Polis, kasabanın geçmişini didik didik ederken, Li Xiulan'ın eskiye dair unuttuğu ya da bilinçli olarak bastırdığı anılar tekrar gün yüzüne çıkmaya başlar. Bu cinayetlerin, onun geçmişiyle sandığından çok daha fazla bağlantısı olduğu yavaş yavaş açığa çıkar. Kızı Li Yan da kendi yollarıyla bu gizemi anlamaya çalışırken, annesiyle arasındaki ilişki gerilim dolu bir hal alır.
Polis soruşturması ilerledikçe, kasabanın göründüğü kadar masum olmadığı ortaya çıkar. Komşular, arkadaşlar ve hatta aile bağları sorgulanmaya başlanır. Herkesin bir sırrı vardır. Ve bu sırlar, Li ailesini beklenmedik bir tehlikenin tam merkezine yerleştirir.
Giderek daha karanlık hale gelen olaylar karşısında, Li Xiulan hem kızını korumak hem de yıllardır gömülü kalan gerçeklerle yüzleşmek zorundadır.
Song Xingye, eski şehrin karanlık sokaklarında bir cinayeti araştırmaya başladığında, sıradan bir dava gibi görünen şeyin çok daha büyük bir tehlikeye yol açacağını fark eder. Kendisinin de içinde olduğu bir dava, gizli bir komployu ve ülkenin en yüksek makamlarına kadar uzanabilen bir darbe planını ortaya çıkarmaya başlar.
Yanında ona yardım edenlerse, her biri farklı bir alanda uzman olan insanlardır. Zhen Na, teknolojiye olan müthiş ilgisi ve yeteneğiyle, en karmaşık dijital izleri takip edebilen genç bir teknisyen, Shang Wei ise tecrübeli ve sert bir polis memuru olup, gerektiğinde yasa dışı işler konusunda sınır tanımayan biridir.
Ancak en büyük gizem, Zhao Qingyun’dur. Zengin bir ailenin varisi ve geçmişiyle ilgili pek çok bilinmeyeni içinde barındıran bu kadın, Song Xingye'nin gizemi çözme yolculuğunda ona hem bir yardımcı hem de bir engel olur. Zhao'nun sahip olduğu sırlar ve bağlantılar, ekibin bu karmaşık komployu çözmelerini daha da zorlaştırırken, darbenin boyutları her geçen gün büyür.
Zaman tükenirken, Song Xingye ve ekibi, hem kendi hayatlarını hem de ülkenin geleceğini tehlikeye atarak, derinleşen gizemi çözmeye çalışırlar.
Düğün günü, mutlu bir başlangıç olması gerekirken Xiao Beiming için kabusa dönüşür. Da Qi İmparatorluğu’nun en parlak dedektiflerinden biri olarak anılan Beiming, “Gece Şeytanı” olarak damgalanır; hem cinayet hem de vatana ihanetle suçlanır. Suçsuz olduğunu kanıtlayamadan kaçmak zorunda kalır. Onuru zedelenmiş, ismi lekelenmiş bir adam olarak ortadan kaybolur.
Aradan üç yıl geçer. Beiming, geçmişin küllerinden yeniden doğar ve başkente geri döner. Artık her hareketini dikkatle planlayan, intikam kadar adaleti de arayan bir adamdır. En büyük destekçisi, ona her şeye rağmen inanan çırak kardeşi Zhong Xueman’dır.
Kısa sürede etrafında korkusuz ve sadık bir ekip kurar. Birlikte karmaşık ve tehlikeli davaları çözerek Da Qi’deki karanlık sırları ortaya çıkarırlar. Gerçek Gece Şeytanı'nın izini sürerken, Beiming hem adını temize çıkarmaya hem de adaleti yeniden tesis etmeye ant içer.
Fa’nın sıradan lise hayatı, okulda birbiri ardına yaşanan tuhaf olaylarla altüst olur. Elektrikler sık sık kesilir, koridorlarda açıklanamayan sesler duyulur, bazı öğrenciler aniden kaybolur ya da garip davranmaya başlar. Herkesin göz ardı ettiği bu olaylar, Fa’nın dikkatinden kaçmaz.
Tam bu sırada okula yeni gelen gizemli öğretmen Ajin, sessiz tavırları ve karanlık bakışlarıyla dikkat çekmeye başlar. Fa, zamanla yaşanan tüm garipliklerin Ajin’in gelişiyle başladığını fark eder. Peki, Ajin gerçekten bu olayların merkezinde mi? Yoksa daha büyük ve karanlık bir sır mı saklanıyor?
Fa, okulun sır perdelerini aralarken kendi geçmişiyle ve içindeki karanlıkla yüzleşmek zorunda kalacaktır.