
Seok, tıp dünyasında adı saygıyla anılan, dâhi seviyesinde bir beyin cerrahıdır.
Soğukkanlılığı ve kusursuz operasyonlarıyla tanınsa da, geçmişinde iz bırakmış karanlık bir sayfa hâlâ kapanmamıştır: Profesör Deokhee.
Bir zamanlar ona hem meslekî hem duygusal anlamda en çok güvenen kişi olan Seok, Deokhee tarafından uğradığı ihanetin ardından hayatının kontrolünü kaybetmiş, uzun yıllar boyunca onun geri dönmeyeceğini düşünerek yaralarını gizlemeyi öğrenmiştir.
Ancak kader, onları bir kez daha karşı karşıya getirir. Deokhee, prestijli bir hastanede akademik danışman olarak sahneye geri döner.
Onun dönüşü, Seok’un içinde bastırdığı öfkeyi yeniden alevlendirir.
Bir zamanlar birbirleri için her şeyi göze alabilecek kadar yakın olan bu iki zihin artık yalnızca nefret, pişmanlık ve intikamla birbirlerine bağlanmaktadır.
Seok, Deokhee’nin geri dönmesinin sadece kişisel bir mesele olmadığını, aynı zamanda mesleki varlığını da tehdit ettiğini düşünmeye başlar.
Kalbindeki intikam arzusu, tıbbî etikle, mesleki onurla ve geçmişin acı hatıralarıyla çatışırken, ikili arasında gerilim giderek tırmanır.
Artık bu savaş sadece bir hesaplaşma değil, geçmişin gölgeleriyle dolu bir satranç oyunudur.
Seok, intikam için ne kadar ileri gitmeye razı olacak, Deokhee ise eski günlerin hatırına hâlâ affedilmeyi beklemekte midir?