
Kariyerinde yaşadığı hayal kırıklıkları sonrası hayatına yeniden yön vermek isteyen Ye Meng, büyük şehirden uzaklaşarak çocukluğunun geçtiği sakin kasabaya geri döner. Gürültüden ve rekabetten uzak bu yeni başlangıçta huzur bulmayı umut etmektedir. Ancak beklemediği bir şeyle karşılaşır: Kasabanın gizemli, içine kapanık ve derin bakışlarıyla dikkat çeken bir sakini — Li Jinyu.
Li Jinyu’nun sessizliği, Ye Meng’i ilk başta şaşırtır; ama onun suskunluğunun ardında sakladığı duygular, geçmiş acılar ve iyileşmeyen yaralar kısa sürede Ye Meng’in ilgisini çeker. İkisi de kırgındır hayata, fakat zamanla birbirlerinin sessizliğinde huzur ve anlayış bulurlar.
Kasabanın sakin günlerinde, ortak yürüyüşlerde ve küçük tesadüflerde filizlenen bağları, onları hem geçmişleriyle yüzleşmeye hem de geleceğe umutla bakmaya iter. Bu sade ama derin yolculuk, onları birbirlerine hiç beklemedikleri bir şekilde yaklaştırır: iyileşmek için sevmek, sevmek için güvenmek gerekir.