
Saengtai, gereksiz konuşmalardan ve özellikle yabancılarla iletişim kurmaktan hoşlanmayan içine kapanık bir gençtir.
Kalabalıklar arasında sessizliği tercih eder, yalnızlığı ise bir kaçış değil, bir konfor alanı olarak görür.
Ancak onun sessizliğinin ardında fiziksel bir neden de vardır: yağmur yağdığında işitme kaybı yaşamasına neden olan sinirsel bir rahatsızlık.
Gökten damlalar düşmeye başladığında dünya onun için sessizliğe gömülür.
Fakat kader, Saengtai’ye tuhaf bir istisna sunar.
Yağmur her damladığında her sesi kaybetmesine rağmen, tek bir sesi net bir şekilde duymaya devam eder — kim olduğunu bilmediği, ama sesini tanıdığı o bir kişinin sesi.
Ne kadar mantıksız görünse de bu gizemli ses, yağmurlu günlerde onun tek bağlantısı olur dış dünyaya. Belki bir teselli, belki bir umut, belki de kaderin ona uzattığı görünmez bir eldir.
Saengtai, artık sadece nedenini değil, bu sesin sahibini de öğrenmek istemektedir.
Sessizliğin içindeki bu tek ses, onun kalbini uyandıracak mı? Yoksa bu da yalnızca geçici bir tesadüf mü olacak?