
Bir adam, eski sevgilisinden beklenmedik bir teklif alır:
Sevgilisiyle birlikte üç kişilik bir evlilik.
İlk başta sadece sıra dışı bir fikir gibi görünen bu teklif, zamanla karmaşık duyguların, bastırılmış arzuların ve toplumsal yargıların ortasında üç kişiyi sınayacak bir ilişkiye dönüşür.
Kıskançlık, birlikte yaşamın görünmez çatlaklarını ortaya çıkarırken;
toplumun önyargıları, onların sevgi biçimini sorgulamalarına neden olur.
Her biri bu ilişkiye farklı beklentilerle girerken, samimiyet, sınırlar ve sadakat kavramları yeniden tanımlanır.
Dış dünyanın baskısına rağmen iç dünyalarındaki fırtınalar çok daha zorludur.
Bu üçlü bağ, yalnızca arzularla değil, açık iletişim, anlayış ve cesaretle ayakta kalabilir.
Ama her aşk, bu kadar ağır yükleri taşıyabilir mi?