Lise ikinci sınıf öğrencisi Nozomi, sıradan bir günün sabahında sınıf sırasının üzerinde gizemli bir aşk mektubu bulur. Mektubu yazan kişi, okulun gözdesi ve herkesin hayran olduğu Setoyama’dır. Bu beklenmedik itiraf karşısında şaşkına dönen Nozomi, bunun bir şaka mı yoksa gerçek bir duygu mu olduğundan emin olamaz. Tereddütlerine rağmen, merakına yenik düşer ve cevabını gizlice Setoyama’nın ayakkabı kutusuna bırakır. Böylece, ikili arasında sırlarla dolu bir gizli günlük alışverişi başlar. Ancak Nozomi’nin bilmediği bir şey vardır: Mektup aslında ona değil, Setoyama’nın en yakın arkadaşına aittir. Başlangıçta sadece bir yanlış anlaşılmadan ibaret olan bu yazışmalar, zamanla Nozomi için farklı bir anlam kazanmaya başlar. Günlükteki kelimeler, satırlara sinmiş samimiyet ve paylaşılan küçük sırlar, onu giderek daha derinden etkiler. Nozomi, gerçeği açıklamadan yazmaya devam ettikçe hem suçluluk hem de tatlı bir heyecanla boğuşur. Öte yandan Setoyama, arkadaşına duyduğu hisleri açma fırsatını günden güne kaybetmekte, yanlış anlamanın büyüttüğü mesafeler arasında sıkışıp kalmaktadır. Arkadaşlık, aşk ve ihanet arasındaki çizgiler giderek bulanıklaşırken, Nozomi kendisini bir yalanla beslenen ama gerçek hislerle güçlenen karmaşık bir duygunun içinde bulur. Peki, bu yanlış anlaşılma ortaya çıktığında neler olacaktır? Bir yalanla başlayan, acıyla yoğrulan bu karşılıksız aşkın sonu mutluluk mu getirecek, yoksa kalplerde derin yaralar mı bırakacaktır?