1979 Tokyo'sunda, dört farklı kişiliğe sahip kız kardeş, yaşlanan babalarının ilişkisini keşfederler ve bu durum, onların mutlu görünümlerini ve bastırılmış duygularını yavaşça çözmeye başlar. Bu hikaye, dört kız kardeşin hayatlarını altüst eden bir keşfi konu alır. 1979 yılı, Japonya'da toplumsal değişimlerin, geleneksel değerlerin ve bireysel özgürlüklerin giderek daha fazla sorgulandığı bir dönemi simgeler. Kız kardeşler, küçük yaşlardan itibaren birbirlerine sıkı sıkıya bağlanmış, farklı karakterlerde ancak hep bir arada kalmaya çalışan bir aile yapısına sahiplerdir. Bir gün, babalarının uzun süredir süren bir ilişkisini öğrendiklerinde, yüzeydeki huzurlu aile hayatlarının gerçekte ne kadar kırılgan olduğunu fark ederler. Baba, yaşlılıkla birlikte geçmişindeki pişmanlıklarını ve gizli tutkularını gizlemekte zorlanırken, kız kardeşler de kendi içsel çatışmalarıyla yüzleşmek zorunda kalır. Birbirlerinden farklı kişiliklere sahip olmalarına rağmen, hepsi bu olay karşısında benzer bir duygusal çözülme yaşar: Hayatları boyunca kurdukları maskeler, bastırdıkları duygular ve birbirlerine karşı geliştirdikleri savunmalar birer birer çözülür. Bir kız kardeş, babalarının ihanetini öğrendikten sonra dünyasının tamamen değiştiğini hisseder. Diğer kardeş, her şeyin daha önce düşündüğü gibi olmadığı gerçeğiyle sarsılırken, üçüncü kız kardeş, babanın ilişkisini kabullenmekte zorlanırken, dördüncü kardeş, olayın üzerinden daha fazla zaman geçtikçe, ailenin geçmişindeki gizli sırların yavaşça aydınlandığını fark eder. Hepsi bu olayla birlikte farklı bir yola girecek, duygusal olarak olgunlaşacak, ancak aynı zamanda birbirlerine olan bağları yeniden sorgulamak zorunda kalacaklardır. Bu keşif, sadece babalarının ihanetine odaklanmakla kalmaz, aynı zamanda dört kız kardeşin birbirlerine olan sadakatlerini, aile değerlerini ve birbirlerinin hayatındaki rollerini de sorgulamalarına neden olur. Toplumun baskılarından, bireysel hırslarından ve geçmişteki hatalardan nasıl sıyrılacakları, onları hem birbirlerine hem de kendi içsel benliklerine karşı daha derin bir anlayışa götürür. Hikayede, zamanla birbirine kenetlenen duygusal bir gerilim ve aile bağlarının yeniden şekillendiği bir süreç ortaya çıkar. Kız kardeşler, bu keşfin ardından, sadece babalarının geçmişiyle değil, kendi hayatları ve ilişkileriyle de yüzleşmek zorunda kalacaklardır. Bu süreç, onları daha güçlü, ancak aynı zamanda daha kırılgan kılacaktır.