Dizi, Eun Gyeol adında sağır yetişkinlerin çocuğu olarak dünyaya gelmiş ancak buna rağmen olağanüstü bir müzik yeteneğine sahip olan bir gencin hikayesini anlatıyor. Eun Gyeol'un hayatı, müziğe olan doğal yeteneği ve sağır ailesiyle olan ilişkisinin çatışmaları arasında şekillenmektedir. Fakat, beklenmedik bir olay, Eun Gyeol’un hayatını sonsuza kadar değiştirecektir.
Eun Gyeol, günümüzün modern dünyasında, sıradan bir lise öğrencisi olarak hayatını sürdürmektedir. Ancak, müzikle olan bağı, çevresindekilerden farklıdır; çünkü duymadığı halde müzik yapabilme yeteneğine sahiptir. Bir gün, eski bir müzik mağazasında tesadüfen keşfettiği bir enstrüman ve ona ait gizemli bir özellik sayesinde zaman yolculuğuna çıkar. Bu tesadüfi keşif, onu 1995 yılına götürür ve burada geçmişin gençleriyle tanışma fırsatı bulur.
1995 yılına gittiğinde, bu dönemin müzik dünyasının bir parçası olmanın heyecanını yaşarken, Eun Gyeol aynı zamanda yaşadığı dönemdeki sorunlarla da yüzleşmek zorunda kalacaktır. Zaman yolculuğu sırasında tanıştığı yaşıtlarıyla bir araya gelen Eun Gyeol, müzik tutkularını birleştirerek “Twinkling Watermelon” adlı bir grup kurar. Bu grup, sadece müziği değil, aynı zamanda geçmiş ve geleceğin birleşimi olan bir dostluk, tutku ve keşif yolculuğunu temsil eder.
Eun Gyeol’un grup üyeleriyle kurduğu bağlar ve müzik yolculukları, her bir karakterin içsel dünyasında büyük değişimlere neden olur. Geçmişteki müzik dünyasında kendilerini bulmaya çalışan bu gençler, zamanın ötesinde bir bağ kurarlar. Ancak, her şey göründüğü kadar kolay olmayacaktır. Hem zaman yolculuğu hem de müziğin gücü, onları beklenmedik zorluklarla karşı karşıya bırakacaktır.
Bu dizi, zamanın ve müziğin gücünü keşfederken, dostluğun, azmin ve kendi kimliğini bulmanın önemini vurgular. Eun Gyeol ve arkadaşlarının kurduğu grup, geçmişin hatıraları ve geleceğin umutları arasında köprüler kurarak, her bir üyenin hayatında önemli değişimler yaratacaktır.
Kazuaki Hagiwara, duygusal ve fiziksel anlamda kız arkadaşıyla bir bağ kuramayan, yalnız bir adamdır. Hayatında anlamlı bir yakınlık, samimiyet ya da tatmin edici bir ilişki yoktur. Bir gün, iş yerindeki arkadaşlarından Sei Nakarai'ye yanlışlıkla bir e-posta gönderir. Bu sıradan görünen iletişim, her ikisinin de içindeki bastırılmış arzuları açığa çıkarmasına neden olur. Zamanla, aralarındaki bu dijital iletişim, ikisinin de duygusal boşluklarını ve cinsel isteklerini keşfettikleri bir platforma dönüşür. Bu süreç, başlangıçta yalnızca bir yanlış anlamanın sonucu gibi görünse de, kısa süre içinde Kazuaki ve Sei arasında daha derin bir bağ oluşmasına sebep olur. İletişim, birbirlerinin yalnızlıklarını ve arzularını paylaşmalarına yol açar ve onları daha özgür hissettirir. Bu durum, ikisi için de sevgi ve cinselliğe dair farklı bir anlayış geliştirmelerini sağlar.
Popüler influencer Wan Xiong, bir gece aniden uykusuzluk çekmeye başlar. Başlangıçta bunun geçici bir durum olduğunu düşünse de, kısa süre sonra bunun fiziksel ve zihinsel bir mücadelenin başlangıcı olduğunu fark eder. Bu, sadece uyku eksikliğiyle ilgili basit bir problem değil, aynı zamanda Wan Xiong'un içsel huzursuzlukları ve çevresindeki dünyayla olan ilişkisini de derinden etkileyen bir sorundur. Özellikle popülerliği, sosyal medya baskıları ve kişisel hayatındaki karmaşa, uykusuzluğunun arkasındaki gizemi daha karmaşık hale getirir.
İlk başta, uyumakta zorlanmasının geçici olduğunu düşünür ve yalnızca fiziksel bir rahatsızlık olarak değerlendirir. Ancak zaman geçtikçe, uyku eksikliğinin hem bedensel hem de zihinsel sağlığını daha fazla etkilemeye başladığını fark eder. Yorgunluk, depresyon, anksiyete ve yalnızlık gibi belirtiler, onun hayatını yavaşça sarmaya başlar. Her gece uyumaya çalışırken, kendini giderek daha izole ve çaresiz hisseder.
Bir gün, yolda karşılaştığı beş genç, Wan Xiong'un bu zorlayıcı yolculukta ona yardımcı olmaya başlar. Bu beş genç, birbirinden farklı kişiliklere ve yaşam tarzlarına sahip olsalar da, her biri Wan Xiong'un içsel çatışmalarını çözmesine yardımcı olacak önemli bir figür olur. Onların hayatları ve yaşadıkları deneyimler, Wan Xiong'un kendi sorunlarına bakış açısını değiştirir.
1. Birinci Çocuk – Liu Wei, dünyaya karşı karamsar bir bakış açısına sahip, fakat aynı zamanda derin bir içsel huzur arayışı içinde olan biridir. Liu Wei, Wan Xiong'a meditatif ve ruhsal dengeyi bulma yollarını öğretir. Bu, Wan Xiong'un ilk defa içsel dünyasına dönmesini ve kendi kaygılarını anlamasını sağlar.
2. İkinci Çocuk – Zhao Yun, oldukça enerjik ve sürekli hareket halinde bir gençtir. Onun tavsiyeleri, Wan Xiong'u fiziksel olarak daha aktif olmaya teşvik eder. Düzenli egzersiz yaparak, bedenin ihtiyaçlarını göz ardı etmeden bir denge kurma fikri, onun uykusuzlukla mücadelesinde yeni bir perspektif açar.
3. Üçüncü Çocuk – Chen Hai, derin bir empatiye sahip, herkesin duygusal ihtiyaçlarına dikkat eden bir kişidir. Onunla yaptığı sohbetler, Wan Xiong'a yalnızlık ve insanlarla sağlıklı bağlar kurmanın ne kadar önemli olduğunu fark ettirir. İçsel boşluğunu doldurmak için dış dünyayla daha derin bağlar kurmaya başlar.
4. Dördüncü Çocuk – Wang Jun, bilimsel ve mantıklı bir yaklaşımı benimseyen bir gençtir. Ona, uyku probleminin biyolojik ve psikolojik yönlerini anlamak için çeşitli bilimsel veriler ve psikolojik teknikler sunar. Uyku hijyeni, zihinsel teknikler ve stres yönetimi konularında Wan Xiong’a yol gösterir.
5. Beşinci Çocuk – Li Ming, sanatsal ve yaratıcı bir kişiliğe sahip, ruhsal anlamda bir yolculuğa çıkan bir figürdür. Li Ming, Wan Xiong'a yaratıcılığını ve duygusal ifadelerini ortaya koyarak kendini keşfetme yolunda ilham verir. Sanat, yazı, müzik ve diğer yaratıcı aktiviteler, uyku probleminin zihinsel boyutlarını aşması için ona yeni bir ifade yolu sunar.
Wan Xiong, bu beş gencin her biriyle olan etkileşimleri sayesinde, uykusuzluğunun sadece fiziksel bir sorun olmadığını, aynı zamanda zihinsel ve duygusal dengesizliğin bir yansıması olduğunu keşfeder. Bu yolculuk sırasında, uyku problemiyle yüzleşmek ve iyileşmek için sadece fiziksel değil, ruhsal ve psikolojik düzeyde de değişim yapması gerektiğini anlar. Her bir gencin farklı bakış açıları, ona hayatta dengeyi bulma konusunda yardımcı olur ve uyku sorununu daha derin bir kişisel dönüşümün başlangıcı olarak kabul eder.
Sonunda, uyku problemi sadece bir semptomdan ibaret değil, aynı zamanda kendi içindeki korkuları, kaygıları ve bastırılmış duyguları çözme sürecinin bir parçasıdır. Bu süreç, onun daha sağlıklı bir birey olarak kendini yeniden keşfetmesini ve yaşadığı dünyaya daha açık bir şekilde yaklaşmasını sağlar.
1979 Tokyo'sunda, dört farklı kişiliğe sahip kız kardeş, yaşlanan babalarının ilişkisini keşfederler ve bu durum, onların mutlu görünümlerini ve bastırılmış duygularını yavaşça çözmeye başlar.
Bu hikaye, dört kız kardeşin hayatlarını altüst eden bir keşfi konu alır. 1979 yılı, Japonya'da toplumsal değişimlerin, geleneksel değerlerin ve bireysel özgürlüklerin giderek daha fazla sorgulandığı bir dönemi simgeler. Kız kardeşler, küçük yaşlardan itibaren birbirlerine sıkı sıkıya bağlanmış, farklı karakterlerde ancak hep bir arada kalmaya çalışan bir aile yapısına sahiplerdir. Bir gün, babalarının uzun süredir süren bir ilişkisini öğrendiklerinde, yüzeydeki huzurlu aile hayatlarının gerçekte ne kadar kırılgan olduğunu fark ederler.
Baba, yaşlılıkla birlikte geçmişindeki pişmanlıklarını ve gizli tutkularını gizlemekte zorlanırken, kız kardeşler de kendi içsel çatışmalarıyla yüzleşmek zorunda kalır. Birbirlerinden farklı kişiliklere sahip olmalarına rağmen, hepsi bu olay karşısında benzer bir duygusal çözülme yaşar: Hayatları boyunca kurdukları maskeler, bastırdıkları duygular ve birbirlerine karşı geliştirdikleri savunmalar birer birer çözülür.
Bir kız kardeş, babalarının ihanetini öğrendikten sonra dünyasının tamamen değiştiğini hisseder. Diğer kardeş, her şeyin daha önce düşündüğü gibi olmadığı gerçeğiyle sarsılırken, üçüncü kız kardeş, babanın ilişkisini kabullenmekte zorlanırken, dördüncü kardeş, olayın üzerinden daha fazla zaman geçtikçe, ailenin geçmişindeki gizli sırların yavaşça aydınlandığını fark eder. Hepsi bu olayla birlikte farklı bir yola girecek, duygusal olarak olgunlaşacak, ancak aynı zamanda birbirlerine olan bağları yeniden sorgulamak zorunda kalacaklardır.
Bu keşif, sadece babalarının ihanetine odaklanmakla kalmaz, aynı zamanda dört kız kardeşin birbirlerine olan sadakatlerini, aile değerlerini ve birbirlerinin hayatındaki rollerini de sorgulamalarına neden olur. Toplumun baskılarından, bireysel hırslarından ve geçmişteki hatalardan nasıl sıyrılacakları, onları hem birbirlerine hem de kendi içsel benliklerine karşı daha derin bir anlayışa götürür.
Hikayede, zamanla birbirine kenetlenen duygusal bir gerilim ve aile bağlarının yeniden şekillendiği bir süreç ortaya çıkar. Kız kardeşler, bu keşfin ardından, sadece babalarının geçmişiyle değil, kendi hayatları ve ilişkileriyle de yüzleşmek zorunda kalacaklardır. Bu süreç, onları daha güçlü, ancak aynı zamanda daha kırılgan kılacaktır.
Charn, zeki ve acımasız bir avukattır; yüksek ücretli ve yüksek profilli davaları kabul etmeyi, kendisine ün kazandıracağını bildiği davaları almayı tercih eder. Bir gün, geniş bir ilgi gören önemli bir davadan alınır. Hem prestijini hem de fırsatını kaybetmiş olan Charn, davadan neden çıkarıldığını sorgulamaya başlar ve intikam almak ister. Bu davada, kendi çıkarları için gizli bir şeyler bulabileceğini düşünür. Bu yüzden, Tonkhao adında bir genç kızın arabayla çarpılarak öldürülmesi ve adaletin sağlanamaması nedeniyle davanın peşine düşen Tinn'in yanına geçmeye karar verir. Tinn, Tonkhao'nun amcasıdır ve ne yazık ki, kızının ölümüne dair hâlâ adalet arayışında olan bir adamdır.
Charn ve Tinn, başta birbirlerine zıt görüşler ve değerler taşıyan iki insan gibi görünseler de, birlikte çalışmaya başladıkça birbirlerine yakınlaşırlar. Her iki adam da kendi inançlarına sıkı sıkıya bağlıdır, ancak aynı davayı araştırmak ve gerçekle yüzleşmek onları beklenmedik bir şekilde bir araya getirir. İlerledikçe, ikisi de davanın sıradan bir trafik kazası olmadığından, çok daha derin ve karanlık bir şeylerin olduğunu fark ederler.
İşleri giderek daha tehlikeli hale geldikçe, hem Tinn hem de Charn, davanın sırlarını çözmek için karşılarına çıkan engelleri aşmak zorunda kalır. Her ikisi de ölümle burun buruna gelirken, birbirlerine duydukları yakınlık giderek daha karmaşık duygulara dönüşür. Bir taraftan hukuk ve adaletin peşinden koşarken, diğer taraftan kişisel duygular ve güven bağları birbirine karışır.
Ancak Charn, kendisinin de bu davaya dahil olduğu anda, eski intikam arzusunun ve acımasızlık içeren planlarının izlerini kaybetmeye başlar. Tinn'in yanında geçirdiği zaman, ona yeni bir perspektif kazandırır. Davanın gerçeğiyle yüzleşmek, Charn'ı çok farklı bir yere getirir. Gerçekten de bu dava, beklenenden çok daha fazlasıdır, ve her iki adam da buna göğüs germek zorundadır.
Her ikisi de davanın peşinden gittikçe, sırlar, ihanetler ve karanlık bağlantılar ortaya çıkar. Bu dava, onların sadece adalet arayışını değil, aynı zamanda kendi içsel mücadelelerini de sınar.
Bai Shuo, the youngest daughter of the General's Mansion, aspires to cultivate immortality in order to repay a favor. On her journey to seek immortality, she accidentally rescues the great demon god Fan Yue. As the saying goes, healthy fights strengthen relationships, and they go from mutual manipulation to mutual affection as they fall in love with each other, navigating a love affair intertwined with sweetness and cruelty. Even though they face countless difficulties, their love is strong enough to overcome all limitations, allowing them to truly embrace each other.
After being separated by family tragedy, cousins reunite through a traditional dragon boat race. As they compete, they repair their family bonds, form new friendships, and find their life's purpose.
A romantic music coming-of-age drama about grandmother Oh Mal-soon, who turns into a 20-year-old Oh Doo-ri overnight and enjoys her shining prime once again.
Although Aoshima and Yukino work at the same company, they have never spoken to each other. One day, they happen to meet at a bar that Yukino frequents, and they end up sitting next to each other! When she receives a call from a friend, Yukino remembers that she had made a promise to attend a wedding "with her boyfriend" and panics, saying, "Oh no, we broke up six months ago...!"
The wedding is next week, and Yukino is worried about what to do. She asks Aoshima to pretend to be her boyfriend for just one day and attend her friend's wedding. To her surprise, he agrees! Yukino is relieved, but in fact, Aoshima has a plan...
As they pretend to be together, Aoshima somehow starts to become interested in Yukino, who she had no interest in at all, and Yukino is at the mercy of a mean, younger tsundere boy. What will become of their "contract love"?
Ji Gang Hui, babasının işletmesindeki Motel California’da büyümüştür. Ailesinin küçük köydeki bu işlettiği motel, yerel halk için hem bir geçim kaynağı hem de merak konusu olmuştur. Babası, Motel California’yı yıllardır işletiyor olmasına rağmen, köydeki insanlar bu motel hakkında her zaman bazı söylentilerle dolup taşmıştır. Annesi ise karma bir geçmişe sahip olan bir kadındır ve köydeki insanlar, onun da bazen yabancı kökenli olduğu yönünde dedikodular yapar. Ji Gang Hui’nin ailesinin bu alışılmadık geçmişi ve kendisinin de köydeki farklı bir hayat tarzı içinde yetişmiş olması, onu birçok yönden yerel halkın ilgisini çeken, dedikodulara ve dışlanmışlık hissine maruz bırakmıştır. Özellikle genç yaşlarda, toplumun etiketlemeleri ve dışlayıcı tavırları, Gang Hui’nin iç dünyasında derin yaralar bırakmıştır.
Çocukluk yıllarında, Cheon Yeon Su adlı kızla yakın bir arkadaşlık kurmuş ve ona olan duyguları giderek derinleşmiştir. Yeon Su, köydeki en güzel kızlardan biri olarak bilinse de, Gang Hui’nin hisleri daha çok saf ve gerçekçiydi. Çiftin aralarındaki bağ zamanla bir aşka dönüşmüştür, ancak hayatları farklı yönlere gitmeye başladığında, bu ilişki doğal olarak sekteye uğramıştır. Gang Hui, 20 yaşına geldiğinde, köydeki sınırlı dünyasından kaçarak Seul'e taşınma kararı almış ve ailesiyle bağlantısını koparmıştır. Seul’e taşınmak, hem bir kaçış hem de daha geniş fırsatlar anlamına geliyordu. Gang Hui, burada yeni bir hayata başlamış, zamanla iç mimarlık kariyerinde hızla yükselerek başarılı bir profesyonel haline gelmiştir.
Yıllar içinde birçok prestijli projeye imza atan Ji Gang Hui, 12 yıl sonra kariyerinin zirvesindeyken, içinde bir boşluk hissi ve geçmişiyle ilgili bir çözülmemiş hesaplaşma duygusuyla karşı karşıya kalmıştır. Sürekli olarak bir yere ait olma hissiyatı ve geçmişin acı izleri, onun köyüne geri dönme kararını almasına neden olmuştur. Birçok başarılı işten ve prestijli yaşam tarzından sonra, gönlündeki boşluk, eski köyüne, eski ilişkilerine ve çocukluk aşkına dönme ihtiyacıyla şekillenmiştir.
Gang Hui, köyüne geri dönerken, köydeki her şeyin çok değişmediğini fark etmiştir. Ancak onun gelmesiyle birlikte, eski anılar da yeniden canlanmıştır. Burada ilk aşkı Cheon Yeon Su ile yeniden karşılaşmak, ona duygusal bir dönüm noktası sunar. Yeon Su, köyde bir veteriner olarak çalışmaktadır ve hayatını bu sakin köyde sürdürmeye devam etmektedir. Gang Hui’nin geri dönüşü, Yeon Su’yu karmaşık bir ruh haline sokar. Çünkü Yeon Su, Gang Hui’yi hiç unutamamıştır ve duygusal olarak ondan hala ayrılmamıştır.
Ancak Yeon Su, köydeki yaşamında sürekli olarak çiftçi ailelerinin kızlarını kendisine tanıtma çabalarına maruz kalmaktadır. Bu tanışma teklifleri, çoğu zaman rahatsız edici ve sosyal baskı oluşturmakta, Yeon Su’yu köydeki insanların beklentileri arasında sıkıştırmaktadır. Bu yüzden, bir süre önce bir meslektaşı olan veterinerle evlenme planları yapıldığına dair bir söylenti yaymış ve bunu kasıtlı olarak körüklemiştir. Böylece, hem çevreden gelen baskılardan kurtulmayı hem de kalbinin derinliklerinde taşıdığı duyguları bastırmayı ummaktadır.
Gang Hui’nin geri dönüşü, aralarındaki duygusal gerilimi yeniden su yüzeyine çıkarmıştır. Yeon Su, karşılaştığı bu eski aşkı ile ne yapacağını bilemez. Bir yanda, yıllarca içinde biriktirdiği duyguları Gang Hui’ye açma isteği varken, diğer yanda ise köydeki toplumun baskısı ve kendi huzurunu koruma arzusu vardır. Bu karmaşık durumda, Gang Hui, yıllar sonra, ilk aşkı olan Yeon Su’yu tekrar hayatına almak için ne yapması gerektiği konusunda derin düşüncelere dalar.