Lise öğrencisi FourMod, Siam Square’de sık sık jel tırnak tutkunu Chian tarafından tırnaklarını yaptırmaya davet edilir.
Başlangıçta bunu sadece masum bir arkadaşlık olarak gören FourMod, zamanla Chian’ın ilgisinden etkilenmeye başlar.
Her buluşmada Chian’ın neşeli sohbeti, özenli tavırları ve kendine has çekiciliği, FourMod’un ona karşı romantik hisler beslemesine neden olur.
Chian, FourMod’un yanında rahat davranır, onunla bol bol vakit geçirir ve tırnak randevularını adeta özel anlara dönüştürür.
Ancak FourMod, bir gün Chian’ın yalnızca kendisini değil, yarı Taylandlı ünlü TikToker Bua’yı da aynı tırnak salonuna çağırdığını öğrenir.
Chian’ın Bua ile de samimi vakit geçirdiğini, ona özel ilgi gösterdiğini fark edince büyük bir hayal kırıklığı yaşar.
O ana kadar Chian’ın kendisine olan ilgisini gerçek sanan FourMod, aslında sadece bir "yedek" olduğunu anlar.
Bu gerçekle yüzleşmek FourMod için oldukça acı verici olur, çünkü Chian’a olan duyguları sandığından çok daha derindir.
Kırılan gururunu onarmak ve Chian’ı kıskandırmak isteyen FourMod, ani bir karar alır.
En yakın arkadaşı Babin ile bir plan yapar ve onunla sık sık tırnak yaptırmaya gider.
Tıpkı Chian’ın yaptığı gibi, Babin’le birlikte keyifli anlar paylaşarak Chian’ın dikkatini çekmeye çalışır. Sosyal medyada paylaştıkları fotoğraflar, tırnak randevularındaki kahkahalar ve samimi pozları, Chian’ın gözünden kaçmaz.
Bu oyun, sadece Chian’ı değil, FourMod’un kendi duygularını da sorgulamasına neden olur.
Gerçek aşkı kazanmak için birinin kıskanması mı gerekir, yoksa sevgi gerçekten içten geldiğinde mi anlam kazanır?
Bu eğlenceli, karmaşık ve romantik hikâye, gençler arasındaki ilişkilerin dinamiklerini ve duygusal oyunların bazen beklenmedik sonuçlara yol açabileceğini gözler önüne seriyor.
AŞK İÇİN SAVAŞ, çocukluğunda geçirdiği bir kazadan kalan yanık izleri nedeniyle dış görünüşü konusunda büyük bir özgüvensizlik yaşayan An Binh'in hikayesini anlatıyor.
Müzikal hayallerinin peşinden gitmeye cesaret edemeyen An Binh, şarkı söylerken her zaman bir maskenin arkasına saklanmak zorunda hisseder.
Bunun aksine, Minh Thang güçlü, açık fikirli ve düşündüğünü söylemekten, hissettiklerini yapmaktan çekinmeyen cesur bir gençtir.
Bir olay sonucu yolları kesişen bu iki zıt karakter, beklenmedik bir şekilde birbirlerine yakınlaşır.
Hem eğlenceli hem de dokunaklı anlarla dolu olan bu aşk hikayesi, karakterlerin korkularını ve sınırlarını aşarak tutkularının peşinden gitme yolculuğunu gözler önüne seriyor.
AŞK İÇİN SAVAŞ, özgüven, hayaller ve sevginin iyileştirici gücü üzerine etkileyici bir anlatım sunuyor.
Genç bir asker, zorlu askeri eğitimi sırasında beklenmedik bir kâbusla karşı karşıya kalır: Güney Kore’nin çeşitli bölgelerine hızla yayılan ölümcül bir zombi salgını.
Karantina altına alınan üssünde, hayatta kalmak için hem askeri disiplinini hem de savaş becerilerini kullanmak zorundadır. Ancak aklında tek bir şey vardır: Seul’de yaşayan kız arkadaşı.
Öte yandan, mühendis olarak çalışan genç kadın, Seul’ün gökdelenlerle dolu sokaklarında ölümcül bir hayatta kalma mücadelesi vermektedir.
Şehir, hızla zombilerin kontrolüne geçmiş, hükümet ise kontrolü sağlamakta zorlanmaktadır.
Kısıtlı kaynaklarla hayatta kalmaya çalışan genç kadın, hem zekâsını hem de teknik bilgilerini kullanarak güvenli bir yer aramaktadır.
Zombi istilası şehirde her yeri sararken, genç çift birbirlerine ulaşmaya çalışır.
Asker, hayatta kalan küçük bir grup ile Seul’e doğru tehlikeli bir yolculuğa çıkar. Yol boyunca hem acımasız zombilerle hem de panik içinde birbirine düşen hayatta kalanlarla mücadele etmek zorundadır.
Seul’de ise genç kadın, terk edilmiş metro istasyonlarında, çökmüş binaların arasında bir çıkış yolu ararken, hem zombilerin hem de insan doğasının karanlık yüzüyle karşılaşır.
Bir yanda umudunu kaybetmemeye çalışırken, diğer yanda hayatta kalmak için savaşır.
İki âşık, zombi istilasının ortasında, kaos ve korkunun gölgesinde yeniden bir araya gelmek için son bir hamle yapmak zorundadır.
Ancak buluştuklarında bile tehlike bitmeyecek; çünkü bu dünyada hayatta kalmak, sadece savaşmaktan ibaret değildir—aynı zamanda kimseye güvenmemek gerektiğini de öğreneceklerdir.
Kaderin Tersine Dönüşü: Usta ve Öğrencinin Yeniden Buluşması
Su Yishui, genç yaşına rağmen olağanüstü yeteneklere sahip bir yetişimcidir.
Ancak on sekiz yıl önce, ustası Mu Qingge tarafından kaderi tamamen değiştirilmiştir. "Kadın iblis" olarak bilinen Mu Qingge, kötü bir ün kazanmış ve herkes tarafından öldüğü düşünülmüştür.
On sekiz yıl sonra, Mu Qingge bambaşka bir kimliğe bürünerek Xue Ranran olarak geri döner.
Bu sırada, Su Yishui Batı Dağı Tarikatı’nın lideri olmuştur. Ağır hasta halde olan Ranran’ı öğrencisi olarak kabul eder ve onu hayatı pahasına koruyacağına yemin eder.
Böylece yıllar önceki usta-öğrenci rolleri tamamen tersine döner. Artık Su Yishui ustadır ve Ranran onun öğrencisidir.
Bu beklenmedik durum, ikisi arasında birçok eğlenceli ve sıra dışı olayın yaşanmasına neden olur.
Ancak Ranran’ın gerçek kimliği ortaya çıkarsa, Su Yishui'nin vereceği karar ne olacaktır?
Hikâye, kalp hastalıkları üzerine uzmanlaşmış bir doktor olan Ye Ping’an’ın, eski bir vakayı araştırmak için Shengdu’ya gelmesiyle başlar.
Ancak onun tıbbi yetenekleri, şehirde bambaşka söylentilere yol açar. İnsanlar, onun sadece bedenleri değil, zihinleri de manipüle edebildiğine inanarak ona “cadı” lakabını takarlar.
Tam da bu söylentiler büyürken, şehirde ani bir cinayet işlenir ve tüm gözler Ye Ping’an’a çevrilir.
Halk, onu suçlu ilan eder ve ölümünü talep eder. Bu sırada, hırslı bir yetkili olan Yuan Shaocheng, olayın ardında daha derin bir sır olduğunu fark etmesine rağmen, Ye Ping’an’ın idam edilmesini sağlamak için harekete geçer. Onun için adalet değil, güç ve kontrol her şeyden önce gelmektedir.
Fakat Ye Ping’an, çaresiz bir kurban değildir. O çoktan intikam yolunda ilk hamlesini yapmıştır.
Acaba bu zeki doktor, kendisine kurulan tuzakları aşarak adını temize çıkarabilecek mi? Yoksa Shengdu’nun karanlık sırları, onu geri dönüşü olmayan bir yola mı sürükleyecek?
U-hyeon’un Saklı Duyguları ve Do-ha’nın Beklenmedik Teklifi
Lise son sınıf öğrencisi U-hyeon, uzun zamandır homeroom öğretmenine karşı gizli bir aşk beslemektedir.
Ancak, bu duygularını kimseye belli etmemeye ve mezun olana kadar içinde saklamaya kararlıdır. Öğretmenine olan sevgisinin imkânsız olduğunu bilse de, hislerini bastırmak onun için kolay değildir.
Ancak bir gün, en yakın arkadaşı Do-ha onun sırrını öğrenir.
U-hyeon, Do-ha’nın kendisini yargılayacağından ve artık eskisi gibi davranmayacağından korkar. En iyi arkadaşının, bir erkeğe karşı duyduğu hisleri nasıl karşılayacağını bilemez ve bu gerçeğin dostluklarını bozacağından endişe eder.
Fakat beklenmedik bir şekilde, Do-ha bambaşka bir tepki verir.
U-hyeon’u yargılamak yerine, ona şaşırtıcı bir teklif sunar: Mezuniyete kadar birbirleriyle çıkmayı denemek! U-hyeon, öğretmenine olan duygularını unutmak ve bu imkânsız aşktan vazgeçmek istediği için, tereddüt etse de sonunda Do-ha’nın teklifini kabul eder.
Ancak bu sahte ilişki sandıkları kadar basit olmayacaktır.
Zamanla U-hyeon, Do-ha’ya karşı farklı duygular beslemeye başladığını fark eder. Bu süreçte dostluklarının sınırlarını keşfederken, hissettiklerinin gerçek mi yoksa sadece bir kaçış mı olduğunu anlamaya çalışır.
İkili, lise hayatlarının son döneminde, duygular, dostluk ve aşk arasında gidip gelen karmaşık bir yolculuğa çıkar. Peki, bu oyunun sonunda onları nasıl bir gerçeklik beklemektedir?
Erken Cumhuriyet Dönemi Çin’inde Gizemli Bir Hikâye: A Lai ve Lu Na’nın Sıra Dışı Bağlantısı
Erken Cumhuriyet Dönemi Çin’inde, halkın büyük sosyal ve siyasi değişimlere tanıklık ettiği bir dönemde, genç ve idealist bir polis memuru olan A Lai, suçlularla mücadele etmek ve adaleti sağlamak için büyük bir çaba sarf eder.
Kararlılığı ve zekâsıyla dikkat çeken A Lai, bir gün oldukça tehlikeli bir olayın içine sürüklenir. Onun hayatı, gizemli ve esrarengiz bir kadın olan Lu Na tarafından beklenmedik bir şekilde kurtarılır.
Ancak Lu Na’nın kahramanca müdahalesi, onun ağır bir bedel ödemesine neden olur—bu olayın hemen ardından genç kadın komaya girer.
A Lai, Lu Na’nın sırlarla dolu geçmişini araştırmaya başlar. Genç kadının yaşadığı evde bazı çizgi romanlar bulur ve bu çizimler onu şaşkına çevirir.
Çünkü Lu Na’nın yarattığı hikâyeler, aslında geçmişte yaşanmış gerçek suç vakalarını ve hatta gelecekte işlenmesi muhtemel olayları anlatmaktadır. A Lai, bu çizgi romanları dikkatle incelemeye başladığında, suçları çözmede oldukça güçlü bir rehbere sahip olduğunu fark eder.
Ancak Lu Na’nın eserleri, sadece ona yardımcı olmakla kalmaz; aynı zamanda tehlikeli kişilerin de dikkatini çeker. A Lai, bu bilgileri kullanarak suçları çözdükçe hem polis teşkilatında büyük bir üne kavuşur hem de gizemli düşmanların hedefi hâline gelir.
Peşinde kimlerin olduğunu bilmese de içgüdüleri ona, Lu Na’nın geçmişinde saklı olan büyük bir sırrın, bu olayların merkezinde yer aldığını fısıldar.
A Lai, bir yandan suçları çözmeye devam ederken, diğer yandan Lu Na’nın gizemini aydınlatmak ve onu komadan uyandırmanın bir yolunu bulmak zorundadır.
Ancak bu süreçte, onun karşısına çıkacak gerçekler düşündüğünden çok daha karmaşık ve tehlikelidir...
Karan ve Kliao Khluen, rüya âleminde filizlenen ve zamanın ötesinde yankılanan aşklarıyla birbirine bağlı iki ruh.
Onları bir araya getiren kader, sadece hayallerde değil, geçmişin gölgelerinde de bir iz bırakmıştır.
Ancak aşkları, sadece duyguların değil, zamanın da sınavından geçmek zorundadır.
Geçmişe Yolculuk: Kırık Parçaları Onarmak
Bir gün, beklenmedik bir olay onları geçmişe götürme fırsatı sunar.
İkili, yalnızca kendi kaderlerini değil, sevdiklerinin ve hatta tüm dünyanın akışını etkileyebilecek önemli bir dönüm noktasına geri dönme şansı elde eder.
Fakat geçmiş, sabit bir tablo değildir; her dokunuş, onun şeklini değiştirir.
Karan ve Kliao Khluen, yaşanan hataları düzeltmek ve kaçınılmaz acıları önlemek amacıyla zamanda geriye giderken, farkında olmadan daha büyük bir düğümü çözmeye çalıştıklarını keşfederler.
Zamanın Öngörülemeyen Bedeli
Ancak, geçmişi değiştirmek bir kelebek etkisi yaratır.
En küçük müdahaleleri bile geleceği şekillendirirken, bazı sonuçlar onların öngörebileceğinden çok daha büyük olur.
Her değiştirdikleri anı, yeni bir gerçekliği doğurur ve sonunda kaderin dokusu geri dönülemez şekilde değişmeye başlar.
Peki, aşkları zamanın değişken akışına dayanabilecek mi? Yoksa yaptıkları seçimler, onları sonsuza dek ayıran bir felakete mi sürükleyecek?
Zamanın bile düzeltemeyeceği sonuçlarla yüzleşmek zorunda kaldıklarında, en zor kararı vermeleri gerekecek: Sevdikleri için geçmişi düzeltmek mi, yoksa kaderin doğal akışına teslim olmak mı?
Doğu Ülkesi'nde zorlu bir röportaj görevi üstlenen Liang City uydu TV’sinin cesur kadın muhabiri Song Ran, kendini beklenmedik bir tehlikenin içinde bulur. Kaotik ortamda çaresiz kalan Song Ran’ın yardımına, bölgede gönüllü olarak çalışan Çinli patlayıcı mühendisi Li Zan yetişir.
Li Zan, sadece teknik bilgisiyle değil, aynı zamanda cesareti ve fedakârlığıyla da dikkat çeker. Onun içten nazikliği ve saf yüreği, Song Ran’ı derinden etkiler. İlk başta yalnızca bir tesadüf gibi görünen bu karşılaşma, zamanla aralarındaki bağın güçlenmesine yol açar.
Song Ran, Li Zan’ı daha yakından tanıdıkça, onun yalnızca dışarıdan sakin ve kırılgan bir adam olmadığını; aslında içinde büyük bir cesaret, adalet duygusu ve iyilik barındıran güçlü bir karaktere sahip olduğunu fark eder.
Birlikte geçirdikleri zaman, ortak idealleri ve benzer bakış açıları, ikiliyi giderek birbirine daha da yakınlaştırır.
Zorlu koşullar altında gelişen bu karşılaşma, aralarında beklenmedik bir aşk kıvılcımının doğmasına neden olur.
Tehlikelerle dolu bu yabancı topraklarda, sadece birbirlerine duydukları güven değil, aynı zamanda içlerinde filizlenen güçlü hisler de onların en büyük dayanağı haline gelir.
Nuengdiao, prestijli bir ailenin varisi olarak dünyaya gelmiş ve hayatı, kusursuzluk baskısıyla şekillenmiştir.
Her adımında mükemmel olma zorunluluğu hisseder ve bunun sonucu olarak yalnızlıkla büyür.
Ancak bir gün, hiç beklenmedik bir şekilde, babası gözleri önünde vurularak öldürülür. Bu trajik olay, Nuengdiao’nun hayatını sonsuza kadar değiştirir. Hem kendi hem de annesinin hayatı tehlikeye girer.
Ailesinin geçmişi ve sahip olduğu güç, onu daha büyük tehlikelerin içine çeker.
Bunun üzerine, Kiattrakulmethee ailesinin sadık bir çalışanının oğlu olan Palm, Nuengdiao’yu korumak için görevlendirilir. Okul içindeki ve dışındaki tehlikelerle başa çıkabilmesi için ona bir koruma atanır.
Palm, sıradan bir koruma değil, güvenliği sağlamak için her şeyi göze alacak biri olarak Nuengdiao’nun hayatına girer.
Palm'in hayatındaki belirsizlik, Nuengdiao'yu da kendi dünyasından uzaklaştırır ve ona daha önce hiç yaşamadığı deneyimler sunar.
Palm, sadece bir koruma değil, aynı zamanda Nuengdiao'nun duygusal ve psikolojik yüklerini anlamaya çalışan bir arkadaş olur. İkisi arasındaki ilişki, başlangıçta bir güvenlik görevlisi ile varis arasındaki mesafeyi barındırsa da, zamanla daha derin ve anlamlı bir bağa dönüşür.
Nuengdiao, Palm'in rehberliğinde, yaşamının daha önce hayal edemediği yönlerini keşfeder.
Hayatta kalan tek ailesiyle birlikte, karşılarına çıkan tehlikelere karşı daha cesur ve kararlı olurlar. Palm'in varlığı, Nuengdiao'yu sadece korumakla kalmaz, aynı zamanda ona kendisini bulma yolunda yeni kapılar açar.
Bu yolculuk, bir gencin hayatında karşılaştığı dramaların, korkuların ve ilk kez karşılaştığı duygusal keşiflerin izlediği karmaşık bir süreçtir.